En basit icat için bile onlarca patent hakkı ödemek durumunda kalacağınız bu çağda Elon Musk'ın girişimlerini alkışlamamak imkansız. Şüphesiz, yüzyılın en önemli mucitlerinden.
Geçtiğimiz gün de Tesla ile Dragon isimli uzay mekiğine götürdüğü astronotları uzaya gönderdi. Dahası fırlatmadaki roketleri tekrar kullanılmak üzere yeryüzüne iniş yaptırmayı başardı. Her şey yolunda görünüyor.
Bu başarı hikayesinin sivil bir girişimci tarafından gerçekleştirilmesi bile başlı başına olay.
"Yeryüzünde onca sorun varken uzay mı kaldı" diyen "düzdünyacılar" kabul etmese de bu teknoloji insanlığın çıkarına.
Fazla uçmadan dönelim yeryüzüne...
Aynı saatlerde ise ABD sokaklarında yağmalamalar, çatışmalar yaşanıyor. Minnesota'da polisin zenci bir vatandaşı öldürmesinin ardından çıkan olaylar tüm şehirlere yayılmış durumda.
Asker sokakta. Karantinada ilan edilmeyen sokağa çıkma yasağı artık 25 şehirde uygulanıyor.
Maskeleri koronadan korunmak amacıyla mı yoksa tanınmamak için mi yüzlerine geçirdikleri meçhul kalabalıklar lüks mağazaları yağmalıyorlar.
Kimileri bu dalganın kasım seçimlerinde Başkan Donald Trump'ı götüreceği görüşünde.
Hatta bunun ABD'de sonun başlangıcı anlamına geldiğini öne sürenler bile var.
Trump'ın düşmesi ABD'nin sonunu getirir diyenler, yerine gelecek Joe Biden'ın dünya barışı için çalışacağını düşünüyor olmalılar.
Öyle ya sokakları yanarken, pandemi dünyayı kasıp kavururken uzaya astronot gönderebilen ABD, Trump gidince dünyada tüm iddialarından feragat edecek değil ya...
Kaldı ki, Trump'ın hiç olmazsa ne olduğunu biliyoruz peki ya yerine gelecek olanın...

***

BU NASIL BİR PİŞKİNLİKTİR?

Dün Cumhuriyet gazetesinin ilk sayfasında tekziplerden habere yer kalmamıştı.
Bir gazete için ne büyük utanç!..
İlk sayfayı neredeyse tamamen kaplayan üç koca kutu yalanlamanın tepesinde de Kemal Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Utanacaklar" açıklaması yer alıyordu.
Ne garip bir atmosferde yaşıyoruz değil mi?
Gazete, üç haberine konu olan iddialarını kanıtlayamadığı için muhatapların gönderdiği yalanlamaları aynı gün ilk sayfasından duyurmak zorunda kalıyor.
Ama ülkenin ana muhalefet lideri, utanması gerekenin hukuk yoluyla kişilik haklarını koruyanlar olduğunu söylüyor.
Can Dündar'ın bir trol gazetesi haline getirdiği ve sonrasında bir daha ayar tutmayan yılların Cumhuriyet'ine destek mesajları yayınlanıyor.
Göreceksiniz, Gazeteciler Sendikası ya da Basın Konseyi yalan haber sahiplerine ödül de verecekler.
Çünkü bunların derdi gazetecilik falan değil, parti borazanlığı.
Aksi olsa yalan, delilsiz haber yapmayı ödüllendirilecek, pişkince alkışlanacak bir iş değil, en azından mesleki yaptırımı olan bir ayıp olarak görür, azıcık utanırlardı değil mi?